31 Mayıs 2009 Pazar

STAR TREK!!!!

Geçtiğimiz Cuma yani ayın 29unda Star Trek Isparta Migros Aks sinemasında gösterime girmiş; bugün haberim oldu ve koşa koşa gittim, sonuç: MÜ-KEM-MELLLL!!!!

Öyle böyle değil millet mutlaka gidin, mutlaka görün, muhteşem olmuş, devam bölümlerini sabırsızlıkla bekliyorum!!! ;)

....

Bu Migros Aks Sinemasını ilk defa deneyimledim tabi bu arada...şehirden uzak olduğu için olacak sanırım pek talibi yok, halbuki merkezdeki salondan (geçen haftalarda gittiğim) ses kalitesi açısından çok daha iyi...Ama şu var tercih edilmiyor olmasına sevindim çünkü gittiğim seansta tek izleyici bendim, muha...süper oldu! :D

....

Dünya ne küçük.....Geçen cafeler caddesinde turlarken bir sesle irkildim arkamdan gelen, genç ve tahminimce öğrenci olduğunu düşündüğüm bir çocuk adımla seslendi bana:S Yüzümdeki şaşkınlık ifadesini görünce güldü, Ankara'dan eski bir komşumuzun oğluymuş:S Oha dedim bu kadar mı yer ettim çocuğum kafanda :) tanımış beni yawrum, öğrenciymiş burda tahmin ettiğim gibi, 2.senesiymiş...Dün akşam cafeler caddesinde görüştük, bu seferki programlı bir şekildeydi telefon numaralarımızı almıştık; oturduk birşeyler içtik lafladık, ehehehe eski bebeler büyüdüler yarenlik ediorlar bana..yaşlanmışız:S

....

Geçen gece de (Cuma gecesiydi sanırım)size daha önce bahsettiğim, işe yeni başlayan ressam arkadaşla takıldık..nargile çay vs derken mekan kapandı, uykumuz da gelmemişti daha, beni burada meşhur olan bir mesire yerine götürdü (arabayla gelmişti)Gittiğimiz yerin kaynak suyu meşhurmuş, sağlığa ve cilde çok iyi geliyormuş, insanlar damacanalarını doldurup giderlermiş falan fişman..Aklınızda bulunsun yani, yolunuz Ispartaya düşerse bu meşhur su kaynağına uğramamazlık etmeyin...

....

Daha önce bahsetmişmiydim size bilmiyorum ama ilk geldiğim günden beri burdaki iş arkadaşlarımla paylaştığım bir şey var ki Isparta'nın ekmeği çok lezzetli!!! Evet evet çok ciddiyim ekmeği müthiş lezzetli; dolgun, doyurucu ayrıca tadı kokusu falanda pasta gibi, "ye beni ye beni" diyor resmen hem de geç bayatlıyor ;))..."Havasından suyundan buğdayından herhalde" diyordum millete bön bön bakıyorlardı bana "nesi var ki, bildiğin ekmek" diyerek. Bugün bir makaleyle karşılaştım, sinema salonunda beklerken masa üstündeki yerel bir dergide, Isparta'nın ekmeği cidden meşhurmuş zaten...Trabzon ekmeği gibi millet eşine dostuna hediye götürürmüş...hatta benim işyerinin olduğu bölgede ekmek yapımı eski geleneksel usüldeymiş ki onlardan az kalmış (boşuna işte yemekten çok ekmek yemiyormuşum:)..Yani: Eferim dedim kendime anlıyorum ben bu işlerden, yaptığım göbeğin hakkını veriyorum, ehehehe :D

....

yeni bilgiayara geçmem yılan hikayesine döndü:P :S kalktılar vista home basic kurdular boqa benzedi, 4 dk da bi bilgisayar açılır mı hadi onu geçtim bir program içindeki komuttan komuta geçiş 35 sn sürer mi yaw!!! bilgi işleme elimden geldiğince nazik davranmaya çalışıyorum ama patlayacağım, az kaldı! muhteşem şefimin eşi xp x64 sürüm önerdi, arkadaşlar mıy mıy edip önce, onu kurdular, ama asıl kullanmam gereken programlar yok içinde, şaka!!!

...

bu xp x64bit te ne lanet ne sevimsiz birşey bu arada, sevemedim bi, zaten klavyemde türkçe çalışmıyor onun yüzünden, ne anladım ki ben bu işten :P anlaşıldı; ben atıp tutsamda keserim biçerim diye bu hafta da kendi notebookumu taşıcam paşa paşa, aq!

....

Geçen bizim ressam arkadaşla takıldık dedim ya ne dedikodu yaptım ne dedikodu yaptım şirketle ilgili anlatamam size, nasıl dolmuşum:S çocukta daha ilk haftalardan bezmiş benim gibi, o da dolmuş, verdik gazı verdik gazı sonra bir rahatladık..gerçi iyi değildir böyle iş yerinden birileriyle bu kadar çok muhabbet ya neyse, herşey olacağına varır, ben de insanım kardeşim, benimde konuşmaya ihtiyacım var (hele normal modumu bilenler, bir aya yakın bir süre çene yapamayacak birilerinin etrafımda olmamasının şahsım için ne felaket bir durum olduğunu tahmin edebilirler:)
Kas kas nerye kadar a.q.

.....

çok adapte olmuş gördüm kendimi yurdum taşrasına, ağzım mı bozulmuş ne :D

.....

Aldığım son duyumlar İstanbul gece yaşamında yeniliklerin ardı arkasının kesilmediği yönünde; yeni mekanlar, yer değiştiren eski mekanlar, eski mekanların yazlık mekanları vs vs..Ne oluyor yaw, yaz geldi İstanbul'a anladık ama daha ben gelmedim aloo, noluyoo!

Bekle beni İstanbul, küserim....

St

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sorunlu müşteri değilim kardeşim, siz ilgisizsiniz!

İki gündür bana sorunlu müşteri muamelesi yapan resepsiyon görevlilerine (iki akşamdır “odamdan internete bağlanamıyorum” dedikçe “gerekli kontrolleri yapıyoruz bir sorun görünmüyor” deyip hatta en sonunda pervasız aynı zamanda hafif “of yeter be sende” tadındaki ses tonlarıyla “sorun sizin pc de” diye ekleyerek beni fitil ettiler de!) bugün hadlerini bildirmeye karar verip notebookumu alarak resepsiyona indim ve internete oradan bağlanmayı denedim; sonuç: tabi ki rahatlıkla bağlandım!!! Sonradan saolsun bana internet konularında yardımcı olan bir bey var, onu buldurdum ve konuyla ilgilenmesini sağladım, benim olduğum kata çıktı ve modem kontrollerini yaptıkta sonra ne dedi beğenirsiniz “e doğal, çünkü bu katta bağlantı kesilmiş”, şaka!!!

…..

Hem Isparta’ da hem de hafta sonu Antalya’da iken dikkatimi çeken bir şey oldu, bu bölgedeki özellikle erkek populasyonu “Kardeşim” lafını çok kullanıyor :P Eski işyerimdeki kankamın (ah çok özledim onu da) neden bu lafı her iki kelimenin arasına sıkıştırdığını şimdi daha iyi anlıyorum, eh kendisi bir yıl askerliğini Antalya’ da yapmış 

……

Çok verimsiz bir gündü bugün, uyuz oldum:P numune birimine tek tek tasarımlarda kullandığım parçaların özelliklerini hazırlıyorum, çok sıkıcı, aslında sıkıcı olmasının asıl nedeni zaten süper bir formatta ki onlara danışarak hazırlamıştım tüm bilgileri aktarmıştım, neymiş “daha da basitleştirebilir miymişiz”..çüşş daha ne kadar basit olsun “ustalar ilkokul ortaokul mezunularmış okumakta zorluk çekiyorlarmış”..ulen en başta ben tüm terimleri Türkçe kullanırken İngilizcesiyle bana anlatan sizin ustalar değimliydi, he!? Neymiş ezbere olmayacakmış, mantığını oturtmak lazımmış, eğitim şart!

…..

Bugün işyerindeki wc de işerken (aman ne olacak sanki sizin yemediğiniz nane) havalandırma penceresinden bildiğin bir şahin gördüm, süzüle süzüle bizim kata yaklaşıyordu, “anam” dedim “ne doğaya özdeş yaşıyoruz”…

…..

Büyük patron da dengesizin önde gideniymiş bugün daha bir net fark ettim :P “E hadi ne zaman pazarlayacan ürünleri” dedi o da! Sanki geçen hafta tek tek olayın gidişatını anlatan ben değilim! Hadi onu geçtim neyi pazarlayacağım, daha bismillah ilk ürünün numunesi yeni geldi ki bir sürü revizyona ihtiyacı var!!! Allahım sen bana yardım et!

......

Bugün spora gitmeyeceğim, mola günüm ama ne yapsam bilemedim (çok atraksiyonlu bir yerde ikamet ettiğim için olsa gerek:P) öte yandan çok açım otel de yiyeyim dedim hala siparişi bekliyorum, beklerken de bir yandan size yazıyorum önüme gelen ekmekleri kemire kemire..neyse köfteler geldi bak iyi köfte lafının üstüne gelirmiş. Hadi bana afiyet olsun ;)

St

Haftasonu hikayeleri sonrası takılmaca devam...

Ehehehe geldim yine uzun bir aradan sonra ;) Walla dedim ya ben de maymunluk diz boyudur (iştah babında:P) gittikçe arası açılır yazmalarımın diye uyarıda bulunmuştum öncesinde nitekim oldu da ama daha da uzun yazacağım ara açıldıkça (sevgili saray soytarısına inat), e kolay değil onca şey birikiyor :D

…..

Neyse en son sanırım (sanırım diyorum çünkü otel odamdan 2 gündür nete giremiyorum!!! o yüzden önceki yazdıklarımı kontrol edemiyorum, şu anda word de yazıyorum size, sabah ofise gidince bloga koyacağım bu yazdıklarımı:P) Antalya’daki ilk sabahımda kalmıştık…Sabah sizden sonra çıktım kale içine gittim; hava çok güzeldi ve açık mekanda kediler eşliğinde güzel bir kahvaltı keyfi yaptım) Sevdiklerimle telefonda sohbetlemelerin ardından, meşhur keşif gezilerimi yaptım (farklı bir şehre gidince bulunduğum bölgeyi tabanvay dolanırım köşe bucak, bilen bilir) sonrasında ise gözümü kestirdiğim bir internet kafede mola verdim (kısa süreliğine gittiğimden yük olmasın diye notebook umu yanımda götürmemiştim).
Msnde, eskiden tanıdığım ve konuşmamız dahilinde Antalya’da olduğunu öğrendiğim bir arkadaşımla karşılaştım. Oydu buydu derken bu arkadaşın akşama ailesi ve iş arkadaşlarıyla Kemer’e gideceğini öğrendim daha doğrusu “istersen sen de bize katıl arabada yer var “ davetiyle “ehueheueheu” moduna geçip “olaaar” diyerek komple yüzsüzlüğümü serdim gözler önüne, hiç ısrar beklemeden ehehehe:D
Arkadaş geldi aldı beni sağolsun arabayla olduğum yerden, ardından diğer gelecekleri de adreslerinden alıp 2 araba yola çıktık.

…..

Hep derim Kemer güzel belde…Orda Naturland isminde bir tatil köyünde kalacaklardı (Antalya gibi şehirlerde yaşayan insanların hafta sonu planları da böyle oluyormuş demek, Otel işletmesi tanıdıklarıymış istersem bana da indirim yaptırabileceklerini söyleyince daldım direkt olaya :D :D :D (çok yüzsüzüm çook, ne olacak benim bu halim:)
……
Güzeldi Kemer de geçen zaman…Gece tesisin discosunda(!) 5 rus, farklı bir Türk yeniyetme grup, tesis animatörleri ve biz eğlendik:P Ertesi sabah güneş deniz kum üçlemesinin ardından hava kapayınca öğleden sonra benim de keyfim kaçtı ve “Hadi bana müsaade!” diyerek tesisi terk edip Antalya’ya geri döndüm..
Bir insan zamanlamayı bu kadar mı iyi ayarlar!!! Tam 5M Migros un önünde inip saat 17.05 te, 17.00 deki “Melekler ve Şeytanlar” filmine reklam anında yetiştim 10dk rötarla ehehehe :D

……

Kitabı güzel uyarlamışlar diyeceğim sadece…Onun dışında “oha” olmadım ama “Da Vinci’nin Şifresi” ni beğenenlere öneririm;)

…...

Akabinde saat 9.00 otobüsüne yetişip Isparta’ma geri döndüm ve burada geçirdiğim en işe yarar haftasonuna imzamı atmış oldum :P

……

Pazartesi nihayet bilgisayarım geldi arkadaşlar!!!! Geldi de hiçbir program yok içinde ve benim gibi donanım özürlü birine yapılabilecek en büyük işkenceyi yapıyorlar!!! Bilgi işleminde pek alakalı olduğu söylenemez konuyla:P Neyse, rica ettim benim şefin kocası hazır hale getirecek bilgisayarı tabi eşininkini yaptıktan sonra (benim şef bana laptop alınacağını duyunca hırs yapıp aynısından kendine de istetti de :S anladınız siz onu!)

……

Bugün ilk tasarımımın numunesi geldi atölyeden!!! Tey, tey, tey :D :D :D Nasıl sevindim nasıl bir sevgi pötürcüğü moduna girdim anlatamam size, ehehehe, hayatımda ilk defa endüstriyel anlamda tasarladığım bir şey yapıldı yaaaa, çok çok farklı bir duyguy yaw, basit bir şey de olsa “eferim len” dedim kendime..:))) (herhalde benden de başkası böyle deliye bağlayıp kendini gaza getirmez)

…..

İlk tepkiler olumlu ama üretim ve numune departmanındaki arkadaşlarınki, büyük patron “e iyi, olmuş işte” diyerek neşemi kursağımda bıraktı sağolsun :S Gerçi muhteşem şefimin yorumundan daha bombası yok! Sordum “nasıl buldunuz” diye, baktı baktı baktı ve baktı (lanet!) o gayet tepkisiz ifadesiyle “evet” deyip başını salladı, iyi mi!!! :S

….

Bu arada söylentiye göre bu işyerinde ilk maaşlar içerde bırakılırmış, yani kısası, ay sonu maaş alamayabilirmişim!!! :S Ne demek uleyn, dağıtırım walla!!!! :P

…..

Böyleyken böyle son 3 günün havadisleri….Kesin bir sürü şey atladım anlatılacak ya neyse, aklıma geldikçe yazarım nasıl olsa ;)

St

p.s. bu arada bahar geldi, kuşlar böcekler çiçekler falan derken İstanbul tayfamdan her geçen gün yeni aşk ve flört haberleri alıyorum, maşallah, buradan tüm çiçeği burnunda aşıklara tebriklerimi gönderiyorum….Hadi bakalım muhabbetiniz bol olsun ;D

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Antalya..

dun gece estiler bana kalktım Antalya'ya geldim, ondandır size dun akşam yazamayısımın nedeni ...yollardaydım ;)

.....

Antalyaya gitmek tahmin ettiğimden de kolaymış, atla git otogara (benim otelden taksiyle 5 tl) "hangisi antalyaya gidio" die sor sonra seni havada kapıp araca soksunlar 2 saat sonra antalyadasın :D

.....

Konset die Konya orijinli bir otobüs firması var ki aman diyeyim sakın tercih etmeyin, leş gibi koktuğu gibi çalışanları da çok kaba:P!!!! Dun akşam itibariyle deneyimlenmiştir...
.....

Geceyi saolsun bi arkadasın evinde geçirdim ama bu gece baska bir yer bulmam lazım cunku arkadas şehir dısına cıkıo, bakalım gece kalacakmıyım, donecekmiyim, kalırsam nerde kalıcam, dönersem nasıl donücem...hepsi reklamlardan hemen sonra :D:D:D

.....

Gün içinde keşif turlarına çıkmayı planlıyorum.. burda hava kapalı gibi, ben her ihtimale karşı mayo terlik ıdı bıdı gibi deniz sezonuna yönelik alet edevat çantamı yanımda getirmiştim ama nafile :( heralde deniz güneş olayı yalan olur...

.....

eski yıllardan antalya ile ilgili çok eğlenceli anılarım var yenilerini eklemek hedefimiz tabe ama beni en çok heyecanlandıran Burdaki sinemalarda gösterilen filmler...yaşasınki "Star Trek" ve "Angels and Demons" ı izleme şansına sahip olabileceim, İstanbula gitmeyi beklemek zorunda değilim yuppiii!!!! :)))

.....

Acıktım çok!!! yemedim içmedim size yazdım walla, artık nelerin yaşandığını yarın hep birlikte görürüz..

St

22 Mayıs 2009 Cuma

Franboğazlı cheesekek....

Yaw çok güldüm librecim yorumuna hee :))) Peki öyle olsun ama zart diye kapını çalarsam bi gece yarısı bilki olaylar bu şekilde gelişio ve dediklerim oldu :P

.....

Çok bi numarası yoktu bugünün de ama hala bilgisayarım gelmedi ve olay çıkarmama az kaldı çünkü şahsi laptopum çatladı!!! çatlamış daha doğrusu bugün farkettim :((( Walla ben daha bişey demeyeceğim her gün haldır haldır getir götür yapıordum iş görülsün die, aha da buraya yazıyorum (enee ne güzel cuk oturdu bu lafta he) haftaya p.tesi den itibaren götürmüorum!

......

Bugün hırs yaptım ve mozaikle ilgili çalışmalarımı derleyip toparlayıp numune birimine teslim ettim; benim için dua edin millet, inşallah adam gibi bişeyler çıkar! (hepsini teslim etmedim gerçi seçmece yaptım devamını da getireceğim görür o beni engellemeye çalışan denyolar!!!)

.....

Ama bence günün bombası ki çok güldüm; Ispartanın çakma Starbuck's ı olduğunu düşündüğüm bir cafenin menüsünde tatlılar bölümünde yazan şu seçenekti "Franboğazlı cheesekek"

ahahahahaha :D

St

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Ne desem ki...

Ne desem bilmiyorum arkadaşlar..günbegün bu şirketin ve çalışanlarının açıklarını dahası şirket bünyesindeki entrikalarını duyuyor hatta duymakla kalmayıp bizzat şahit oluyorum!!!!

yazacak çok fazla bir şey gelmiyor bu gece içimden, ondan dolayı diyeceğim tek şey, eğer ben kendimi tanıyorsam yakın zamanda güzel bir cıngar çıkartır içimdekileri boşaltır muhtamelen de burdaki sonuma da bu şekilde imza atar geri dönerim! :S

Bildiğim tek şey bu saatten sonra işim dışında, çevremdekilerin küçük hesaplarıyla uğraşmak zorunda olmak istemediğimdir!!!

Hayırlısı....

St

19 Mayıs 2009 Salı

Ütü, çamaşırhane, kanatlı karınca...

Narnia Günlükleri gibi oldu he başlık (ilk Narnia Günlüklerinin açılımı "Cadı, Aslan ve Dolap" idi, ilgili arkadaşlar olayı hemen kavramışlardır sanırsam) :))) Ama inanın yazdıktan sonra farkettim ehehehe...neyse...3 gündür yazamadım farkındayım kusura bakmayın (çokta tındı zaten size de :) biraz koşturmadan, biraz yoğunluktan, bunların getirisi yorgunluk ve üşengeçlikten olsa gerek, blogumu ihmal ettim son 3 gündür..bakalım nerde kalmışız...

....

Efenim beklediğim entrikalar yüzgöstermeye başladı burda da (zaten ne zaman başlayacak diye bekliyordum tam beklediğim zamanda patlak verdi), biliyorsunuz en son büyük patron beni de şefin çalıştığı konular üstünde görevlendirmiş ben de heyecanla başlamıştım, ilk çıkan prototipleri gören şef akabinde beni görevden almak istedi!!! sanmıyorum ki tasarımların kötülüğünden; çünkü gören diğer bi kaç kişi ilk çalışmalar için gayet başarılı buldu! Uzun uzun yazmıcam daha, siz anladınız ne demek istediğimi, ama şu var onun demesiyle vazgeçecek değilim, geceleri evde çalışıp tüm eskizleri olgunlaştırarak numune bölümüne göndereceğim, yok öyle!!! (kısaca açıklayayım; burda işler şu şekilde yürüyor : siz bi tasarım yaptıysanız onu uygulamaya yönelik olgunlaştırıyor ve ardından numune atölyesine gönderiyorsunuz orda çiziminiz gerçeğe dönüştürülüyor, sizde esas ürün üstünde hataları görüp rötuşları yaptırıp üst kısımdan onayı aldıktan sonra firmanın pazarlamaya hazır ürünü haline geliyor ve reklam çalışmasına başlanıyor)

.....

Haftasonu diğer fabrika ve ocakları gezdirdiler, taş malzemesinin ne aşamalardan geçtiğini iyice anlatmak adına, verimliydi, çok gezdik yorulduk ama iyi oldu. Tek beni üzen konu Mersin de olan yakın bir arkadaşımın düğününe çok istediğim halde-ki tüm takım elbiselerimi ayakkabılarımı getirmiştim gideceğim diye- katılamadım, kendisinden burdan da özür diliyorum ama aynı zamanda anlayışına da sığınıyorum :( İnşallah bir ömür boyu sağlıklı ve mutlu olurlar...

.....

Otel de ütü yokmuş! Yani varmışta sanayi tipi büyük ütüymüş:P o yüzden fellik fellik ütü aradım burda. Tamam bir sürü ütü buldum ama benim zaten güzel bir ütüm var İstanbul da nie aynısından alayım ki di mi? Neyse ben de seyahat tipi bi ütü alayım bari ilerde de kullanırım dedim ama nerdeee, öyle birşeyin varlığından haberi yok buranın :S 3 gün iş çıkışında sormadığım yer kalmadı son çare dandik bi ütü almaya karar verdim tam alacaktım "a bi de suraya sorayım" olayı vardır ya hani, tam da onu yaptım veeeeee, tatatatataaaa seyahat tipi ütü buldum ;)))

.....

Feci bi şekilde jelibon , şekerleme vs tüketimim arttı, şu an size yazarken haribo tepeceğinin üstündeyim ve avuç avuç azıma atıyorum :S (kuzuuu-o kendini bilir-haribonun diş şekerlemelerini her yiyişimde sen geliosun aklıma, çok ösledim seni bea!)


.....

Farkettim ki Isparta da kanatlı karınca populasyonu çok fazla...Geçen gece biri odaya uğradı "Naber abi?" dedi, dedim "oo evlat hoşgeldin geç otur hele bi çayımı iç", dedi "saolasın be abi, ışığı açık görünce bi uğriim dedim, ondan rahatsız ettim ben kaçiim", gitti....

......

19 mayıs bugün herkesin bayramı kutlu olsun, biz kutlayamadık fabrikacak, çalıştık çünkü:P ctesi tatil yapacakmışız, aman ne lütuf :P

.........

Ütü ararken bi de çamaşırhane aradım deli gibi, yok yok yok! kime sorsam bi yer tarif ediyorlar ama ordan bişey çıkmıyor, bu uğurda tüm merkezi gezdim sanırım (Isparta merkezin en ciks semti İstasyon Caddesi ve yakın çevresi imiş bunuda bu esnada öğrenmiş oldum :)) valinin konağı da bu cadde üzerinde, konağın bahçesi süper! gerçi ben hernekadar ilk gördüğümde hastane rehabilitasyon bahçesi gibi algılasamda konağa aitmiş ehehehe:)

........

İstanbulu etkisi altına alan sıcak burayı da rehin aldı; bir cetvel, bir pergel, bir de gofret istermiş...istediği şeyleri hazırlamazsak serbest bırakmayacakmış:P

......

Bu arada ofis ortamımla ilgili hala eksiklerim tamamlanmadı, zaten gün be gün kıl olmaya başladım buraya, yakında çemkirecem o olacak!

15 Mayıs 2009 Cuma

Ucuz atlattım...

walla dün yazamadım farkındayım ama çok geçerli bir nedenim vardı çünküüüü...bilgisayarım çöktü :P Evet, cidden ben de fena panik oldum, herşeyi geçtim Ispartaya geldiğimden beri yaptığım tüm çalışmalar masaüstünde duruyordu ve hiçbir kopyası yoktu :S akşam akşam bilgisayarcı mı aramadım, İstanbul'daki bilgisayarcıma mı ulaşmaya çalışmadım, işin uzmanı arkadaslarımın başının etini mi yemedim neler neler, neyse gece bi halt becerememiş olsamda sabah işyerinde şirketin bilgi işlemcileri sorunu hallettiler çok şükür,, verilerde kurtuldu süper süper, ucuz atlattım ;) Saolsunlar varolsunlar... (hemen yedekledim, "nie yedeklemezsin ki" diye dün bi tarafıma eden arkadaslarımın bilgisine;)

......

Gelelim geçtiğimiz iki gün boyunca neler yaşandı....

Dün akşam bilgisayarda olmayınca çarşıda takıldım, dolaştım, tıkındım (feci bir şekilde hemde :S ) sonra da erkenden odama dönüp zıbardım :D laptopun arızalanması erken yatmama vesile oldu tek artısı o :)

İşyerinde ise ben başladığımdan beri 4 kere falan görüşmeye gelen bi çocuk en sonunda işe başladı:) Ispartalı bir arkadas, resim bölümü mezunu bilgisayar destekli tasarım konusunda şirkete destek verecek anladığım kadarıyla... güzel güzel, max bilmemin yokluğu hissedilmeyecek ehehehe :D

......

Dün büyük patron bizim kata yine çıkarma yaptı; flash haber sıkı durun: peyzaj ekipmanlarıyla ilgili çalışmalarım bi süreliğine askıya alındı, mosaic kısmına destek olucam tasarımlarımla! çok acil bir şekilde katalog ve numune bekliyorlarmış dış pazar müşterilerimiz, feci hummalı bir çalışma başladı (esasında benim şef çalışıyordu die biliordum ama patron yetişmeyecek mi yoksa diye endişelenirken ben de kurbağa gibi öne zıplayınca "ben de ben de" diye "peki o zaman sen de mosaic çalış şimdilik" dedi..ehehehe-nie bu kadar sevindiğimi düşünüyorsanız daha zevkli mosaic çalışmakta ondan ;)

.......

Bugün de mosaic çalışmalarım devam etti, 3 tane daha çıkardım, toplamda 5 tasarımım var şu an ama üstlerinde biraz daha çalışılıp üretime hazır hale getirmem lazım, saolsun başımızdakiler de sıfır ilgi sıfır yardım modunda olduklarından iş başa düştü yine, neyse nasıl taşı öğrenmeye tek başladıysam bunu da tek yapıcam evelallah, gece üstlerinde çalışıp yarın üretime yetiştirmeye uğraşıcam, nası olsa şef kişisi ctesileri gelmiyormuş (geçen ctesi de gelmemişti ya bu ben de o güne mahsus sanıyordum, dağıtırım uleyn, ne demek ctesileri gelmemek, neyse bu duruma da çemkirecem de daha zamanı değil, ya ben de gitmem ya da herkes gelir o kadar,hımfff)

.......

Masamın sağı solu önü arkası ebe sobe tadında taş doldu, masamın üstü altı 2 metre yarıçapındaki tüm yakın çevrem!!! her gittiğim üretim biriminden numune istemişim mal gibi, bi gelmeye başladılar bitmiyo!!! her türlü pozisyonda dizdim taşları derli toplu olsun diye ama nafile ve en sonunda bana tahsis edilen masanın yetmediğine kanaat getirerek bi masa daha istedim ahahaha, walla çok ciddiyim; bugün personel koordinatörünü arayıp "bana bi masa daha lütfen dedim" şaka gibi! :D

.......


Sabah bi baktım masamda minyatür iş kuleleri tadında üstüste kataloglar, kitaplar, evraklar..kocaman da bir not ; ismim...oha dedim bune! Büyük patron bana göndertmiş, mosaic çalışıcam ya, daha sabah onların şokunu atlatmadan bi parti daha gelmesin mi, şaka! ardından yüklemeye bakan hatun geldi ve dedi ki " bunlari size karşı masadan gönderdiler" :S muha tabiiki öyle demedi (keşke dese ya! , böyle garip garip hayaller kuruyorum kafamda feci eğleniyorum sonra kendi çapımda , malmıyım neyim, bugünde yine gayet ciddi bir konuşmanın ortasında ki patronla şef yapıo konuşmayı hani, konuştukları konuyla ilgili abzürt bi sahne canlandı gözümde, "puha" demişim, kafalar bana çevrilince, bi utandım, neyse :P) dedi ki patrondan bunlar size yardımcı olması açısında, "eywallah" dedim kendisine içimden de "sıçtık, beklenti büyük demek ki" dedim, harbiden sıçtım...

St

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Sakine' nin Sofrası...

Anemmmm...yine bünyeyi fazla zorladık sporda heralde ki pelte moduna geçtim :P...evet evet spordan geldim az önce (az önce dediğime bakmayın, yarım saat oldu heralde; duştu oydu buydu derken aldım elime karanfilli tarçınlı çayımı oturdum laptopun karşısına, yaktım bi danede cigara, oh mis;). Dün gidememiştim ya gaza geldim bugün yemek falan yemeden koşa koşa gittim, ama başka türlü olmayacak, homini gırtlak tıkan tıkan nereye kadar, özene bözene yetiştirdiğim göbeğimin boyutunu daha da geliştirmemek için spor yapmam şart! Zaten havasından mıdır suyundan mıdır ya da can sıkıntısından mıdır iştahım açıldı burda,anlamadım yani, cık cık cık :P

.......

neyse beybiler bugün yine sıkıcı ve zamanın yetişmediği bi gündü (yetişmediği diyorum çünkü bu aralar tasarım olayına giriştim ya tasardıkça yeni şeyler geliyor aklıma onu da yapayım bunu da yapayım derken dağılıyorum bi türlü bitmio hiç bişey, bu durumu disipline etmem gerek sanırım, sakin sakin bitire bitire, olmayacak başka türlü :P)

.......

akşamüstü büyük patron bizim kata çıkarma yaptı..iki gündür görmüyordum nerdeyse yüzünü (en son beni servise yetişmeye çalışırken tuttuğunda görmüştüm). Tuttu bana ne dese beğenirsiniz "naber, napıosun, ne durumdasın?", pardon, ne durumdasın derken??? Mal mal baktım amcamın yüzüne "e iyidir çalışıyorum ne olsun dedim", dedi " sen bize ne yapıorsun şimdi, satış kısmında nasıl yardımcı olacaksın, planın ne, neyle uğraşıyorsun?" gibisinden kılımtırak sorular sormaya başladı. Hee dedim aklı başına gelmiş bunun, geçen hafta koşturuordum ya bunun peşinde bi kere yakaladıda benim konuşmama fırsat vermeden bık bık etti sonrada beni gönderdi.. "arkadaşım gel senle biraz konuşalım şöyle" deyip omzundan tuttum masaya götürdüm...Böyle bişey yapmadım tabi! :)) Dedim "isterseniz mini bi toplantı yapalım size yaptıklarımı anlatayım", "olur" dedi..neyse anlattım ettim çalıştığım tasarımları gösteriyordum ki adam sıkıldı, "ya iyi hoşta ben anlamam bunlardan, ne zaman satışa kayacan ne zaman müşterilerle görüşecen" falan oldu, anaaaaa çattık! Bu gitmiş Antalya daki abilerle konuşmuş heralde gaza getirmişler bunu napıo ki o orda gelsin bize yardım etsin, satış öğrensin falan demişler ki şakımaya başladı (hatta hiç abartmıyorum buna demişler ki o orda üniversite tezi hazırlar gibi kendini kapamasın odaya, gelsin iş öğrensin falan, bu da bana olayı kibarca hani canı sıkılmasın diye dediler gibisinden kıvırdı ama ilk olarak dang diye böyle bi laf duydum ağzından muha! ah amcam ah bir bilsen bu işi tezimi yazdığım gibi ele alsaydım b..u yemiştiniz, ulan 5 sene oldu 2.kez atıldım be master dan alla alla :D ama nerden bilsinler ehehehe ). "İyide.." dedim "Ben ne satıcam bahçeyle ilgili, ürününüz mü var, nuh nebiden kalma şeyleri satacaksam yazık bana ne gerek var" diye başlayan sonra tam gaz giden bir konuşma yaptım. Size bişey diyeyim mi, büyük ihtimalle beni şutlayacaklar burdan, bu kadar papuç dilli barınmaz bu müessesede :D Hani kaldı ki ben tasarımcı olarak başladım, ok tamam, sonrasında İstanbul ağırlıklı olsun die olayı İstanbul' da satışa çeken bendim ama ne yani du bi bismillah, daha bi hafta oldu geleli..neyse kuzular oyle yani hafif gerilimli bir görüşmeden sonra derdimi anlattığımı düşünüyorum amcama, anlamadıysa da...ne bileyim bakarız bir çaresine :P

.......

Bu akşam yemeği dışarda yedim. Bay gelmişti artık hergün otelde köfte ve yağlı yağlı tavuk yemekten (bu otel de normal bi menü yok, "fix mönü"-walla onlar mönü yazmış ehehe :D- var bi tane 9,5 tl bi tek onu yiyosun, ha abartmayayım alternatifler varda menüdekilerin tek tek olanı ahaha :D ). Canım deli gibi sebze çekerken çarşıya girdim spor dönüşü, kıyıda köşede bi tabela gördüm " Sakine'nin Sofrası-Ev Yemekleri" gideyim bi bakayım dedim iyi ki de gitmişim.

Minik kendi halinde bi ev yemekleri dükkanı, muhtamelen paket servisleri ağırlıklı ama mekanda da yiyebiliyorsun. Kapanışlarına yetişmiş olduğumdan çok birşey kalmamıştı. Sonradan mekanın isim annesi ve sahibi aynı zamanda yemekleri yapan da olduğunu öğrendiğim en fazla benden bi iki yaş büyük genç bi bayan karşıladı beni, nasıl güler yüzlü nasıl içten...Kanım ısındı yedim bişeyler, zeytinyağlı sebze de vardı, oh kebap! bayılırım zaten zeytinyağlılara, közde patlıcan yemeği harikaydı özellikle!!! Çok şirin bir mekan çok ta tatlı insanlar ayrıca, yabancı olduğumu anladılar hemen zaten biraz sohbette ettik, 2 yıllık bir mekanmış, baya tutulmuş, temizlik ve malzemelerinin kalitesinden çok titiz bir müşteri kitlesi varmış, cidden de çok lezzetliydi yemekler ve temiz bir mekandı. Yemekleri bitirip kasa da hesabı ödemek istediğimde çay içirmden göndermeyiz dediler :))) çok şirin ya, özlemişim bu küçük şehir insanlıklarını...

Demem o ki millet, Isparta merkeze yolunuz düşerse, Sakine'nin Sofrasına uğramadan gitmeyin, hele o közde patlıcanını yememezlik yapmayın ;)

........


Bazı arkadaşlar sağolsunlar çok keyifli ve içten bulmuşlar yazılarımı onlara burdan da teşekkür etmek istedim;) Kusura bakmayın ben hayatımda ilk defa böyle bir yazı olayına kalkışıyorum hiç anlamam aslında yazı yazmaktan ama sıkılana kadar devam edeceğim (bilen bilir feci maymun iştahlıyımdır-bu ara gerçek iştahım çamış mertebesinde gerçi ya, neyse, anladınız siz onu-, o yüzden dilime ve parmaklarıma ne geliyorsa yazıyorum sanki karşımdasınız da sohbet ediyormuşuz gibi, hatalarım var mutlaka, kendimde görüyorum ama affedin, zaten bi iddiam yok o yüzden kasmıyorum, siz de kusura bakmıyorsunuzdur umarım ;)

St

12 Mayıs 2009 Salı

Bir hafta olmuş bile...

Walla geleli bir hafta olmuş bugün itibariyle...

... ama sanki çok uzun süredir burdaymış gibi hissediyorum. Hep böyledir zaten büyük şehirden nispeten daha küçük yerleşim yerlerine gidenler genelde hisseder bu duyguyu; nedendir bilmem, bana kalırsa kalabalık şehirlerin keşmekeşliği ve içinde yaşarken ki daima bir şeyleri yetiştirme koşuşturmasından olsa gerek zamanın nasıl geçtiğini anlayamayız. Akabinde daha az kalabalık daha sakin daha rutin yaşayan bir yere geldiğimizde de zaman geçmek bilmez, bu sefer sen zamana yetişmek için koşturmazsın o sana ayakuydurmaya çalışır diyeceğim ama yalan! Umru değildir zamanın, bildiğini okur; adamı da böyle yerine oturtur. Ondandır hep Anadolu şehirlerinden gelenlerin İstanbul için "Tatil için ideal ama yaşanacak şehir değil, çok kalabalık çok karışık!" demesi :)

.......

Evle ilgili son gelişmeler şöyle : Elektrikçi gelmiş ve gerekli tüm çalışmaları yapmış, anlaşılan o ki yangın nedeni elektrik kaçağı. Sonrasında uygun fiyata çelik kapı bulunmuş yarın gelecek ve takılacakmış. Diğer eksik gedikler ise sonra zaman içinde tamamlanacakmış. Hadi bakalım hayırlısı... (Kuzucum canını sıkma hepsi halledilir;)

.......

İşteyse yine çok bi enterasanlık yaşanmadı (gittikçe kısırlaşmaya başladı bu işyeri he) son iki gündür üstünde çalıştığım stok sayımı ve metraj tabloları ile firma bünyesindeki taşların kullanım ve teknik özelliklerini karşılaştırmalı gösterir envanter tablolarını görücüye çıkardım, tepkiler gayet olumlu oldu.

Sıkı bir ürün araştırması yaptım, çok işe yaradı; araştırma esnasında yeni bir çok fikir geldi aklıma, ama uygulanır mı uygulanmaz mı onu çalışmalarımdan sonra görücem.

........


Fabrikanın açıkhava showroomu varmış (ben orayı ardiye sanıyordum, ne ayıp!) Büyük patron numune departmanı sorumlusundan bana göstermesini ve fikrimin alınmasını istemiş (başlığımız "tasarımcı" ya :) Bi ara orayla ilgilendim, ön hazırlık için taleplerimi ilettim, onlar halledilsin, sonrasına bakıcam.

Zaten başka da bi halt yapmadım bugün işte...

........

Servise bindiğimde nasıl yorgun hissediyordum size anlatamam, bi kaç gündür 12-1 gibi yatağa girsem de kafadan bi saat dönüorum kendi etrafımda uyuyamıyorum, geri dönüşü de böyle oldu işte 2 günde. Otele geldiğim gibi bişeyler atıştırdım ve hemen yatağa girdim, biraz çizgi film izledim, biraz dizi derken (bu arada tv nu ilk defa açtım geldiğimden beri) kanallar arasında dolaşayım dedim ve sıkı durun ne oldu! O çok beğendiğimiz ultra mega lüks otellerde saati bilmem kaç euroluk "hardcore porn" kanallarından biri ayna gibi ekranda, hem de bedeva, hahaha!!!!! evettt, hiç şaka yapmıyorum dumur oldum :D (merak edenlere kanalın ismi "HUSTLER TV" ;))) Yok böyle birşey arkadaşlar yaw Isparta otelimdeki konfora bakın siz, şaşırdımm!!! ;)

.......

Çok yorgun hissettiğimden spor da yalan oldu bugün (neyse bi gün ara vermek bünyeyi dinlendirmek için iyidir:P)

.......

İçimde bi sıkıntı var millet ya böyle bi enerjisizim bi isteksizim, bişeye ihtiyacım var belki birine belki bişeyler duymaya...bilmiyorum...motive olmam lazım orası kesin! (duyurulur!!!)

neyse, zaten evrene böyle kıl böyle ezik enerjiler gönderdiğin zaman bi halt olmuyo aksine o enerji başka bi yerlerde başka bişeyleri kaldırıo sonrada olan sana oluyo, iyisimi ben zıbarayım...

St

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Yangın!

Pc nin başına oturmadan yaklaşık bir saat önce öğrendim gecenin flash haberini: İstanbuldaki evimde yangın çıkmış!!!

Olay arkadasımın anlattığı kadarıyla açık unutulan ocak ve üstündeki tencerenin alev alması ya da ocağın üstündeki aspiratörün elektrik kaçağı yapması, itfaiye net tutanak tutamamış, yarın gelecek elektrikçi sonrası belli olacakmış. Hasar kırık bir çelik kapı, kırık bir wasisdas pencere, yanık bir setüstü ocak ile üstündeki aspiratör ve dolap, ayrıca is olmuş bir tavan, neyse... O veya bu üzücü bir olay tek tesellimiz evde kalan arkadasıma bir şey olmaması, beterin beteri var( çocuk sana diorum canını sıkma, olmuşla ölmüşe çare yok, canın saolsun, mal bu alınır konur yerine dert etme emi ;)

Ya işte böyle, zaten ben de sporda kendime "ne yazıcam bugüne hiç bi olay olmadı mal mal geçti gün" diordum ki son dakika haberi imdadıma koştu :P

.......

Bu arada işte sıkı bir giriş yaptım gibi sanki haftaya, bir sürü insanla temasa geçip döküman taleplerinde bulundum, bazılarını edinmeye başladım, sahada takıldım, sanat atölyesindeki ustayla tanıştım, yeni taşlar öğrendim falan filan... Tasarım olarakta bi kaç yeni sketch gerçekleştirdim; bakalım sonrasında neler olacak..

Anlayacağınız dediğim gibi öncesinde, son dakika haberine kadar öyle çok atraksiyonlu bir olayım yoktu, olan da tam oldu :)))

Herkesi görünmez kazalara karşı dikkatli olmaya ve temkini elden bırakmamaya davet ediyor ve öpüyorum...

St

10 Mayıs 2009 Pazar

Ve ilk Pazar...

Hmmm...ctesi gecesi erkenden sızdım; farkında olmadan yormuşum bünyeyi. Doğal olarak sabaha uyanış erken oldu, işime de gelmedi değil hani, zaten yeni alışmaya başlamışım sabahın körü uyanmalara düzenimin bozulmasını istemem ;)

.......

Otelde kahvaltının ardından yürüyüşe çıktım, parlayan güneş altında her ne kadar sıcağı hissetsem de sabah serinliği hakimdi. Gazete satan bir yer arasamda bulamadım (otelinkileri almak istemedim; ondan edineyim demiştim kendime)

.......

Odaya döndükten sonra işle ilgili dökümanlara bakarım biraz desemde başarılı olamadım; güneşin parklığının artması "e hadi çık dolaş" desede herzaman ki tembelliğim beni benden aldı. Bi süre internette mal mal sörf yaptım, sponge bob ve pucca nın izlemediğim bölümlerini izledim :))) oydu buydu derken bir baktım öğlen olmuş (tamam itiraf ediyorum karnım acıkmıştı...son günlerde düzenli öğünlere alıştığımdan artık günün saatlerini midemin bana uyarılarıyla anlayabiliyorum :) Örneğin 7-9 arası sabah açlığı, 12-13 arası öğlen açlığı, 16-17 arası ikindi açlığı ve 19-20 arası akşam açlığı... ha bir de gece yatmadan önceki açlık var ki saat 10-11 e denk geliyor genelde ama biz buna halk arasında b..kboğazlık diyoruz artık :)

.......

Hazırlandım dışarı çıktım, çıkmadan öncede gerekli anneler günü kutlamalarını yaptım telde (Bu arada tüm annelerin, anne adaylarının ve potansiyel annelerin Anneler Gününü kutlarım, iyi ki varsınız;)

Çarşıya doğru bir yürüyüş ardından en favorim olan (lanet olsun!) Burger King e girdim ve bildiğin öküz doyuran king menüden sipariş ettim ama müthişti!!!!, herzaman ki gibi :))) Burgerları mideye indirirken çok sevgili bir arkadasımın İstanbul' dan ayrılmadan önce hediye ettiği kitaplardan (tekrar teşekkür ederim kendisine, çok ince bir davranıştı) birini yanımda götürmüştüm açtım kaldığım yerden devam ettim, okudukça kitap daha çok sarmaya ve içine almaya başladı beni (merak edenlere; kitap Elif Şafak'ın son eseri olan "AŞK" ) Tabi bu hareketimle hiç ben olmayan bir şekilde fazlasıyla entel dantel göründüğümün farkındaydım dışardan, yazık işte yalnızlık böyle bir şey :D

Neyse burgerler, patates ve soğan halkaları mideye afiyetle inip ardından çayı da bitirince kalktım bir nargile cafe de kitaba kaldığım yerden devam ettim...Çok ucuz nargile İstanbul'a göre burda, 5 tl ;)

Sonrasında yeter bu kadar entellik deyip öncesinde adres bilgilerini lokal halktan edindiğim sinemaları araştırmak üzere yola koyuldum (saolsunlar, lokal halkta olmasa ne yapardım, gerçi onlar olmasa burası da olmazdı, demek ki saçmaladım, neyse :)

.......

En sevdiğim aktivite, sinema! güzel de film seçmişim (çokta alternatif yoktu ya o da ayrı bir konu) : KEHANET. Felaket senaryolarından hoşlananlara şiddetle tavsiye ederim, bazı sahneler saçma ötesi de olsa özellikle tren kazasındaki görsel efektlere eridim bittim ;)))

Bu arada filmi beklerken 1 saatim olduğundan bir sonraki pazar aktivitesinin ön araştırmasını yaptım. Etrafta sıra sıra dizili dağlardan birini gözüme kestirip nasıl gidilir e yönelik bir tur attım, haftaya pazar muhtamelen dağlardayım (kim o "dağlar kızı reyhan" ve "dağdan bir kız gelir döne döne" diyen! anladı onlar kendini ;)

.......

Film sonrası ofis için (önce ofise yönelikte olsa otel odama da sıçradı fikir) abur cubur alışverişi yaptım. Ama en akıllı fikrim otel odam için mini bir su ısıtıcı ve kupa edinmek oldu, yaşasın artık odamda da çay, sıcak çikolata, sahlep ve benzeri tüm keyiflerimi gerçekleştirebileceğim :))) (hatta şu an çayımı yudumlarken size yazıyorum;)

.......

son olarak otele dönmeden önce cep telefonuma kulaklık baktım (diğerinin buraya gelmeden bir ucu kopmustu ne yazık ki :( ) ve inanmayacaksınız İstanbul' da 25 tl verip aldığım kulaklığın aynısını pazarlıkla 8 tl ye aldım!!! inanılır gibi değil, orijinal değil evet ama ses kalitesi aynı! ama asıl bomba şimdi geliyor: meğersem ucu kopan da orijinal değilmiş iyi mi :P yine ayak üstü düdüklemişler beni zamanında, böhüüü!

.......

aslında size yazmadan önce işle ilgili çalışmayı hedefliyordum ama kısmet yazı sonrasınaymış (yalan!!!! bahane üretiosun desene kendine, tembel!)

neyse neyse zaten anlattım herhalde herşeyi, yeter :))) gideyim biraz çalışayım taşlarımla ilgili, eğitim şart!

St

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Yalnızlık...

4 de paydos dedik..

işin 4te bitmesi yarım günden sayılıyormus :P yaw hesapladım 8de iş başı 12.30 da yemek molası ki 1de bitiyor bu da demektir yarım saat sadece öğle tatili var, 6 da paydos! ha pardon 8.45 ile 9 arası kahvaltı arası, ne yenecekse 15 dkkada!!! Yani demem o ki günde en az 9 saat çalıştırıorlar; haftaiçi toplam 45 saat cumartesileride 7 saat, eder 52 saat! hangi kanunda var bu??? oof of!

Bugün rahat rahat yaydım kimse yoktu ya ;) tasarımsal bi halt becerememiş olsamda, stok sahasını yetkili kişiyle dolaşarak, üzerlerinde çalışmamı istedikleri atık malzemelerle tanıştım ve birlikte aşağı yukarı atık stok listesini oluşturduk...çöplerim benim! pek seviştik o kadar ki her birinden odama numune istedim hep gözümün önünde olsunlar, "cici cici" diye sevebilmek için :P

Büyük patronda servise gider ayak tuttu beni, "gel biraz konuşalım" dedi (sabahtan beri bana zaman ayıracak, ayıramadı ya bi türlü, tam "oh bitti çok şükür" diyip giderken yakaladı, töbe töbe) bıdı bıdı konuştu, bana gelişim programı çıkardı (!), "önce malzemeleri öğren tasarım ikinci planda kalsın şimdilik" dedi (gel de bunu şefe anlat:P) tamam boss nasıl istersen!

aa bilmiyorsunuz tabi, bugün bana akılları sıra sözleşme imzalatmaya kalktılar, yıktım ortalığı! bildiğin boş kağıda imza istiyorlar, hem de beni bi sürü sorumluluğun altına sokan onca maddeyi görmezden gelmemi isteyerek:S zaten en başından beri her konuda mızmızlık ettiğim için (hiçte huyum değildir :) bu son olayla iyice sorunlu insan profili şablonunu tamamladım sanırım (tanım için ankaradaki kankama öpücükler:) ama ne yapayım haksız mıyım? Neyse sindirdim herkesi, imzayı da atmadım, ama bu bana hangi hatlardan yol su elektrik olarak geri dönecek merakta etmiyor değilim :P

neyse otele uğradıktan sora doğru salona gittim erkenden terledim iyice geldim ne göreyim otelin restoranı kapalı : usta hastalanmıs. Yemek dısarda yenecek ama hala çıkamadım yemeğe :P

yarın tatil..ne bu gece için ne yarın için hiçbirşey öngöremiyorum..Buna ne deniyor tahmin ediyorsunuz sanırım...Yalnızlık:(

İstanbul, arkadaslar, evim, kedilerim...kendinize iyi bakın!

St

8 Mayıs 2009 Cuma

Ispartadaki ilk salon günü...

ofs yoruldum walla!!! az önce spordan geldim..eveeet, bugün spor salonundaki ilk günümdü;) feci feci feci! gerçekten içler acısı bi salon, karın egzersizleriyle ilgili aletlerin hiçbirinin boyutları bana göre değil sanırım hobbitler için tasarlanmış :P soyunma odasından duşlardan bahsetmiyorum bile zaten, ihlas marka bile olmayan (!) anlık su ısıtıcıları saolsun bir ip altında duş alabiliyorsun:P su götürmeyi unutmuşum yanımda ordan alayım dedim ışıklı buzdolabı demir halatlarla çevrelenmiş ve asma kilit takılmış üstüne ehehehe görevli 3 dakikada açamadı :)) neyse ne, hiç yoktan iyidir deyip yaptık ilk sporumuzu, göbeği eritemeyiz belki ama yumurtaların boyutlarını koruruz umarım en azından :))

çok kötü karizmayı çizdirdim daha ikinci iş günümde sabah sabah : uyanamadım ve servisi kaçırdım!!! skandal!!! :S 3 kere aradılar tamam geldim geliorum diyene kadar en sonunda "siz gidin" demek zorunda kaldım :P 15 dk sonra ışık hızıyla hazırlanmamın ardından aşağı inip taksiye atladım(gerçi bi 3-4 dk taksi aradım ayrı konu ya, neyse). 15 dakikada taksi götürdü fabrikaya! servis uzatıyormus demekki yolu, 20 tl yazdı hiç fena değil; aklımızda olsun benzeri acil durumlarda taksiyle gidiş mantıklı ;)

Tabi sonrasında "oo fatih bey, uyanamadınız heralde akşam çok yoğundunuz heralde"ler mi istersiniz "ıspartanın havası çarptı heralde"ler mi istersiniz, neler neler dendi, plöfff! :S gıcık bi durum. Bi de üstüne hergün 9 dan önce gelmeyen şefin erken geleceği tutmasın mı!!! amaan neyse zırvaladım bişiler toplamda 30 dk lık bi rötar ne olur ki :) (tabi ben alışığım nişantaşlarında 9.30 larda 10.larda ofiste olmaya girdi buranın nazi yönetimi bi tarafıma) neyse...

Masam geldi bugün! :))) Telefonum da bağlandı internetim de, dahilim 203 ehehehe ;) Sabahki olayın verdiği eziklikle feci konsantre olup kafamı kaldırmadan çalıştım bugün arı gibi toplamda draft 8 tasarım oluşturdum yarın detaylandırmaca var ;) (sanki hepsi birbirinin varyetesi gibi oldu ya neyse)

Ya niye c.tesi günleri çalışır ki tasarım ekibi, gerçi yarın tasarımdan çalışan bi ben varmışım diğerleri kıdemli ya heralde ondan gelmiceklermiş, uyuzlar, hıh! neyse ben de müziğim ve böğürtlenli çayımla yaya yaya takılırım ehehe ;))

İstanbul ofisi için alınan dış ticarete bakacak aynı zamanda aynı otelde kaldığım arkadaş bugün istanbula geri döndü :( iyi kızdı en azından aynı dili konuşuyor destek oluyorduk birbirimize, ona da gider ayak bölgelerini söylemiş büyük patron : Brezilya ve İtalya ooh mis! Beni de götürse keşke fuarlara :D

böyleyken böyle, dua edinde yarın sabah vaktinde kalkayım, yoksa 20 tl tık tık :)

hadi ben yatar ..

st

7 Mayıs 2009 Perşembe

Bisiklet işi tamam...

Evet bisiklet buldum;))...Hem 0 km hem 2.el.

Lokal halk saolsun bu konularda baya yardımsever; beni yönlendirdikleri Şahin Plaza da 0 km bisikletler dizi dizi duruyordu, girdim dedim "kaç gayme?" 350 tl ile 4000 tl arasındaymış..çok merak ettim şu 4000tl lik olanı ve sordum "görebilir miyim?" diye ama cevap hayırdı...çok pahalı olduğu için en ufak bir çizikte dahi satılamıyormuş o yüzden kurmuyorlarmış :P daha çok merak ettim adama döndüm "pardon da ne özelliği var ki 4000tl, turbo ateşleyicisi mi var?" suratıma garip garip bakan satıcı gövdesinin uçak malzemesi-titanyum- olduğunu çok hafif olduğu için pahalı satıldığını izah etti, plofff ne lüzumsuz (tabi profesyonel bisiklet sporu yapan arkadaşlarım için sözüm meclisten dışarı) :P piki dedim çıktım :))

2.ellere gelince; kaldığım otelin arkasındaki bisiklet tamircilerinden -ki bunları da saolsun lokal halk önermişti- fiyat aldım; durum fena değil, 50 ile 150 tl arasında oynuyor; tipine göre modeline göre değişiyor. Edineyim hemen bi tane desemde kapısında "kapalı" yazan tamircinin önünden geçerken içerde daha iyi modellerin olduğunu görünce son olarak ondan da fiyat alarak konuyu sonlandırmanın doğru olduğunu düşünüp kapısında yazan numarayı aradım mehmet usta amca telefonu "efendim evladım" diye açınca böyle bi içim ısındı baba diyesim geldi adama ama demedim tabe.." ya mehmet amca ya niye kapalısın ben bisiklet alacaktım" dedim" (lafa bak allam yaa)..Mehmet amcanın annesi ameliyat olmuş o yüzden kapalıymış p.tesiye kadar da açmazmış; "aaaa, çok geçmiş olsun mehmet amca" dedim teli kapadım Mehmet amca bana " saol evladım benim" derken :)) otele geri döndüm...

Dönüş yolunda aniden bastıran ve bardaktan boşalırcasına yağan yağmur karşısında spora gitmekten vazgeçtim, sanırım burdaki ilk spor günüm yarın olacak (burda bile spordan kaytaracak yer arıyorum ya ne diim) :P

İşe gelince stres ve belirsizlikler devam etmekte..Bugün şahsıma ait masa ve bilgisayar konusunda bastırdım umarım işe yarar:P Öte yandan tasarımlarımı yönlendirecek malzeme stok bilgilerine yönelik üretim ve stok departmanından toplantı talep ettim ve yapıldı (sabahki talep anca akşama yetişti!) yarın stok alanı dolaşılacak ve istediğim listeler bir kaç haftaya hazır edilecek (tabi tabi :P) bu arada da ben önden verilen aciliyeti olan tüketilmesi gereken malzemelere yönelik tasarımlara başlayacağım, bakalım hayırlısı, bekleyin beni çöpler ve atıklar itinayla hepinizi tasarıcam :)))

Bu arada adıma mail adresi oluşturuldu :) adıma derken soyadıma desek daha doğru galiba bu iş olursa herkes bana soyadımla hitap edecek ilerde, ehehehe... Ha bir de ilk defa gül reçeli yedim bugun fabrikada ahahaha, fena değilmiş hani, tavsiye ederim :)))

işte böyleeee... çok aman aman bi durum yoktu bugün, olsada biraz atraksiyon yaşasak dimi...ama durun bakalım onunda sırası gelir elbet..

St

6 Mayıs 2009 Çarşamba

İlk iş günü..

Biliyorum biliyorum size dün Isparta'ya vardığımın akşamı yazacağıma söz vermiştim ama olamadı çünkü haşatım çıkmıştı :P Öte yandan bugüne kadar ki süreçlerden de bahsedecektim onu da yapamadığımın farkındayım...Bu konuyla ilgili size uzunca vakit ayaracağım, söz! ;)

Gelelim ilk iş günüme...

Sabah 8 civarı otelin lobisinde hazırdık (-dık diyorum çünkü kaldığım otelde benden başka işe yeni başlayan bir arkadaş daha var, ondan da size bahsedeceğim ilerde). Normal şartlarda çalışma saatleri sabah 8 - akşam 6 ama ilk günün şerefine şımarıklık yapmamıza izin verdiler sanırım (Yok bea servisi ayarlayamadılar ondan!) :P Ne var ki son 6 yıl boyunca sabah 9.30- 10 civarı işe başlamaya alışmış ben bu durumdan hiç memnun değilim nasıl adapte olacağım bilmiyorum :P

Fabrikadan bir araç bizi aldı ve yola çıktık. Fabrika baya büyük cidden; şirketin sadece bu fabrikada 800-900 çalışanı var diğer fabrikalar ve taş ocaklarıyla toplam çalışan sayısı 1200-1300 lere çıkıyor! Bu kadar kalabalık bir bünye benim için bir ilk...

Gün pek parlak başlamadı ne yazık ki; hala bana ait bir masa, bilgisayar vs. olmayışının hayalkırıklığı ve kişisel bilgisayarımı önümüzdeki min.10 gün boyunca taşımak zorunda olacağımı bilmek beni dakka bir gol bir uyuzu etmeyi başardı...

Çok çalışanın olması ve hepsinin işinin başından aşkın olması tamam ama benle başlangıçta ilgilenecek birilerinin görevlendirilmemiş olması sinir katsayımı arttırmaya yetti! Kendimi stajiyer gibi hissediyorum desem yeridir... Her yer onlarca çeşit taşla dolu ve hiçbirini tam olarak bilmiyorum! İş başa düştü ve önüme gelene sorduğum sorularla ihtiyacım olan bilgileri toplamaya başladım çok şükür ki diğer yeni başlayan arkadaş taş sektöründe deneyimli ve baya bilgili ki o bana çok yardımcı oldu..ilk derslerimi ondan aldım :)

Fabrikayı dolaştım yarım gün, bitmedi bitecek gibi de görünmüyor!!! Amma çok makina, amma çok malzeme, amma çok işçilik, amma çok terim varmış bu sektörde; şaşırdım!

İlk görev geldi sonrasında: Eldeki mevcut atık malzemeleri ve satılamayan ebatlanmış ürünleri eritecek tasarımlar! (Keşke bu kadar net bir şekilde gelseydi tabi, bu benim gün sonuna doğru puzzle ın parçalarını birleştirir gibi ondan bundan aldığım eksiklikler hakkındaki bilgilerin sonucunda oluşturduğum bir şey; onca puzzle geçmişim burda işe yaradı :D )

İlk tasarıma başladım ama sonucu nasıl çıkacak bilmiyorum, daha çoook ama çok çalışmam lazım üstünde; ayrıca bir değil bir kaç şey tasarlamam lazım doğal olarak. Öte yandan kafamda iş ve işyeriyle ilgili ciddi soru işaretleri oluşmaya başlaması daha ilk günden, hevesimi kırmaya başladı..Beni bilen bilir; belirsizliklere ve tanımsız iş görevlerine gelemem, sonum ne olacak cidden bilmiyorum :P Neyse hep beraber ilerleyen günlerde göreceğiz ak koyunu kara koyunu :P

İş sonrası servisle otele döndükten sonra lokal halktan edindiğim bilgiler ışığında spor salonu ve bisiklet planlarım üzerinde yoğunlaştım (arabayla yarım saat süren otel-fabrika yolunu bisikletle katetmeyi planlıyorumda, nah yaparım), bir kaç spor salonu gezdim (varmış!) ama içler acısı durumdalar; İstanbul' da mahalle salonlarını beğenmeyiz bir de!!! Bunların yanında Sports kalıyorlar, neyse...Emin olmamakla birlikte sanırım Isparta'nın eeeeen büyük ve eeeeen ünlü spor salonuna yazılacağım galiba :P (aylık 60 lira ve ben diyeyim 100 siz deyin 150 metrekare bir yer, adama havlu falan veriyormusunuz diye sordum, güldü, "Hatırlatırım burası Isparta!" dedi, e tabi buda benim öğrencilik zamanımda Artvin'e gittiğimde köy ortamında " e canım rent a car acentası vardır heralde" diyerek milletin bana gülmesi gibi bir şey oldu, ah bu içimdeki ezik aristokrat sana ne diyeyim!)

Bisiklete gelince herkes Şahinler Plaza diye bir yere yönlendirdi beni ama ona yetişemedim, yarına kaldı, bakıcaz artık :)

Benim otelde kalan arkadaş ve fabrikadan bir kaç kişi "Hoşgeldiniz ve Tanışalım-Kaynaşalım" konseptinde çarşıda (burda merkeze çarşı diyorlar, cafeler caddesi diye bir yer var genç populasyonun takıldığı İstanbul'un Taksimi, Ankara'nın Kızılay'ı diyeyim siz anlarsınız) takılacaklardı iş çıkışında davet bana da geldi sonradan uğrarım demiştim, salon gezmelerinden sonra uğradım. İyiydi, keyifliydi, tanıştık kaynaştık :P

Sonra odaya geldim ve size yazıyorum, sabah 6.50 ye kurduğum alarmımın üzerimdeki baskısıyla şimdilik size iyi geceler ve hoşçakalın demekten de başka şansım yok!

Yarın görüşmek üzere ;)

5 Mayıs 2009 Salı

İstanbul' da son saatler...

Herkese Merhaba!

İstanbul' daki son saatlerimde bir süredir düşündüğüm "Isparta Günlükleri" 'ni nihayet hayata geçirdim, hepimize hayırlı olsun :)

Bundan sonraki yazılarımda Isparta' da olduğum süre boyunca yaşadıklarımı sizlerle paylaşacağım; bakalım Isparta nelere gebe hep beraber göreceğiz :))

Şimdilik hoşçakalın... Akşama Isparta' daki ilk günümü ama dahası bu noktaya gelene kadar nelerin yaşandığını ayrıca beni ben yapan çevremdeki karakterlerin açılımlarını sizlere anlatacağım; keyifli olacağını düşünüyorum umarım sizler de beğeneceksiniz...

Hadi kalın sağlıcakla,

St